İklim değişikliği hakkında bilgi düzeyi geliştikçe gelecekte yol açabileceği etkiler konusunda da daha sağlıklı projeksiyonlar yapma olanağı bulunuyor. İklim değişikliği sonuçları hakkında bulutlar dağıldıkça muhtemel etkilerin tahmin edilenden daha ağır olabileceği ortaya çıkıyor. Moody’s şirketinin iklim riskleri konusunda analitik bilgiler üreten iş birimi Four Twenty Seven tarafından yayınlanan ve küresel iklim felaketlerinin ele alındığı en son raporda, 2040 yılı itibariyle dünya ekonomisinin %57’sinin, nüfusun %41’inin sel felaketlerine maruz kalacağı, mevcut tarım arazilerinin üçte birinde de ağır su stresi yaşanacağına işaret ediliyor.
Yayınlanan raporda, Four Twenty Seven tarafından geliştirilen analitik metotlarla yapılan projeksiyonlarla başta küresel nüfus, ekonomi, tarım olmak üzere birçok alanda, sel ve taşkınlar, aşırı sıcak hava dalgaları, kasırga ve tayfun, deniz seviyesi yükselişi, orman yangınları ve su stresi gibi iklim değişikliği etkileri ele alınıyor.
Moody’s İklim Çözümleri Global Başkanı ve Four Twenty Seven CEO’su Emilie Mazzacurati, belirlenen bu risklere maruz kalınmasının hayatın her alanında olumsuzluklar doğuracağının açık olduğunu belirlerken özellikle yatırım ve finans kuruluşlarının tercihlerini bu risklere karşı dayanıklılık ve adaptasyonu artıran opsiyonlara yönlendirmesinin çok kritik olduğunu belirtti.
Raporda yer alan bilgiler arasında aşağıdaki noktalar ön plana çıkmaktadır:
- 2040 yılında yıkıcı ölçekte sel ve taşkınlara maruz kalacak nüfusun 2,2 milyardan 3,6 milyara, diğer bir değişle dünya nüfusunun %28’inden %41’ine yükseleceği ön görülmektedir. Bu durum da mevcut küresel gayri safi milli hasılanın %57’sine denk gelen 78 trilyon ABD doları tutarında ekonomik hasara yol açacağına işaret etmektedir.
- 2040 yılında dünya nüfusunun %25’inden fazlasının “sıcak günlerin” sıklık ve şiddet bakımından yerel ekstrem hava koşullarının tarihsel düzeyinin çok üzerine çıktığın alanlarda yaşayacağı tahmin edilmektedir. Bu durumun da insan sağlığı, çalışan verimliliği, tarım gibi alanlarda olumsuz etkileri olacağı açıktır. Örneğin 2040’ta Latin Amerika tarım alanlarının %80-%100 kadarının iklim değişikliği nedenli sıcaklık stresine maruz kalacağı tahmin edilmektedir.
- Bugün mevcut bulunan tarım arazilerinin üçte birinin 2040 itibariyle aşırı su stresine maruz kalacağı öngörülmektedir. Bu Afrika’da 125 milyon insanın 35 milyon hektar tarım arazisinin su stresine maruz kalıp bölgesel gıda güvenliğini tehdit edeceği anlamına gelmektedir.
- Sahil kesimlerde bulunan ülkelerin de tayfun ve deniz taşkınlarına maruz kalacağı öngörülmektedir. Sadece Çin ve ABD gayri safi milli hasılasının 10 trilyon ABD dolarını oluşturan alanın yüksek hasarlı tayfun ve fırtınalardan etkileneceği öngörülmektedir.
Four Twenty Seven tarafından yapılan risk analizlerinde Türkiye’nin de birçok iklim riskine maruz kalacağı öngörülmektedir. Bu kapsamda Türkiye’nin yangın, sel, aşırı sıcak hava risklerinin belirgin ölçüde etkileneceği, su stresinden ise çok yüksek oranda etkileneceği belirtilmektedir. Genel manada da yüksek riskli coğrafyalardan biri olarak değerlendirilmektedir.
Tüm bu risklerin tek tek birçok alanda olumsuz etkiler oluşturacağı açıktır. Ancak özellikle sigorta sektörü ürün ve hizmetlerinin doğrudan bu risklerle şekillendiği düşünüldüğünde diğer sektörlere kıyasla daha da büyük bir önem kazandığı açıktır. Risk belirleme sistemlerinde iklim değişikliği olgusunu değerlendirmeyen sigorta şirketlerinin yüksek hasar ödemelerine maruz kalacağı söylenebilir. İklim riski etkilerini mümkün olduğunca gerçeğe yakın senaryolarla yöneten şirketler ise hem karlılığını koruyabilecek hem de hizmet verdiği kişi ve kuruluşları bu risklere karşı güvence altına alacaktır.
Raporun tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.
Kaynak: 427mt
Daha fazla haber için bu linki tıklayınız.